Eğitimden sağlığa, sanayiden ticarete, tarımdan finansa... Aklımıza gelen birçok alanda karşımıza çıkan en güncel kavramlardan biri: Dijital Dönüşüm. Peki nedir bu dijital dönüşüm? Hayatımızı nasıl etkiliyor ve neleri değiştiriyor? Dijital dönüşüm en genel tanımıyla şirketlerin, markaların içinde bulunduğumuz çağa uyak uydurmak için teknolojiyi tüm süreçlerinde kullanmalarıdır. Diğer bir tanımlamayla firmaların iş süreçlerini geliştirmek ve yenilemek için yeni kararlar alıp bunları hayata geçirme ve yeniliklere uyum sağlama süreçleridir diyebiliriz.
Dünyanın hızla değiştiği, giderek herkesin her türlü bilgiye ve ürüne ulaşma imkanının ve hızının arttığı bu zamanlarda dijitalleşmeye uyum sağlayamayanların geride kaldığı aşikar. Dijitalleşme sadece firmalar veya kurumlar için de geçerli değil. Bireyler olarak bizler de aynı zamanda ve hızda diğerleriyle birlikte dijitalleşmeye ayak uyduruyoruz daha doğrusu çoğu zaman ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Hepimiz mobil uygulamaları kullanıyor, internet üzerinden alışveriş yapıyor, sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlardan etkileniyor ve tercihlerimizi bile bu paylaşımlara göre şekillendiriyoruz. Bu durumun farkında olan firmalar ve bazı devlet kurumları da dahil olmak üzere, sosyal medya hesaplarını aktif kullanıyorlar ve mobil uygulamalara ağırlık veriyorlar. Bu süreçte tüketici ya da takipçi olarak bizler de bir firmayı, markayı ilk defa duyduğumuz zaman internet sitelerine bakıp araştırıyor ya da sosyal medya hesaplarını inceliyoruz. Hatta sosyal medya hesabı olmayan firmalar için de "nasıl bu zamanda sosyal medya hesapları yok mu yani?", diyerek şaşırıyoruz. Aslında firmaların sosyal mecralarda bulunma zorunluluğu gibi bir durumu ya da kanunu olmadığını hepimiz biliyoruz ama dijitalleşmeyi farkında olmadan öyle çok benimsemişiz ki bu durum bize hiç de normalmiş gibi görünmüyor. Dolayısıyla değişen tüketici davranışları ve müşteri beklentileri, firmaların bu süreci nasıl yöneteceklerini, ürünlerini ve hizmetlerini belirliyor ve onları değişime ayak uydurmaya mecbur bırakıyor.
Devlet kurumlarının dijitalleşme süreçlerine verilebilecek en iyi örnek 2006 yılında hayatımıza giren e-devlet uygulaması. Devletin vatandaşlarına devlet dairelerinde sunduğu hizmetleri elektronik ortamda da sunmasıyla birçok işlemimizi evimizden çıkmadan halledebiliyoruz. Devlet dairesine gitmemiz gereken işlemler içinse yine bu kurumların internet sitelerinden randevu alıyoruz, böylelikle devlet kurumlarındaki uzun kuyrukların ve bekleme sürelerinin de önüne geçilmiş oluyor. Uygulamadan yararlanırken de "eskiden şunun için bile devlet dairesine gitmem gerekiyordu. Şimdi cep telefonundaki uygulamadan işimi hemen halledebiliyorum, harika", diyerek bu kolaylığın tadını çıkartıyoruz.
Sonuç olarak, dijitalleşme dendiğinde belli bir noktaya erişince duracak bir süreçten bahsetmiyoruz, sürekli gelişen ve değişen dinamik bir süreçten bahsediyoruz. Bu yüzden bu sürece önceden adım atmış olanlar bile sürekli kendilerini geliştirmeye ve yenilemeye devam etmek zorundalar. Bazı sektörlerin değişme hızı tüketicilerinin ve müşterilerinin beklentilerinden kaynaklı olarak diğerlerine göre çok daha hızlı olabiliyor. Sonuç olarak, dijital dönüşüme ayak uyduranların kazançları arttırmaya yönelik önemli bir yatırım yaptıklarını, ayak uyduramayanların ise çağın gerisinde kalarak kaybedenlerden olacaklarını söyleyebiliriz.